13 Haziran 2012 Çarşamba

Söz uçar yazı kalırmış. Bilinçsiz gelip bilinci yitirerek giderken seçemediğimiz bu adına dünya denen yaşantıya geliriz; tüm seçemediklerimiz arasındaki süreç ömürdür garip ömür.. ölüm karşısında çaresizliğimize rağmen sürüp gitmek isteğimiz bize neler yaptırmadı ki .. uygarlık denilen tarihin çarpıklığı bundan olsa gerek.. bu manada tüm üretimler yazmak ,çizmek..  belkide tüm anlamsızlığına inat üretebilmek ama yinede anlamsızlığın bilincinde yaşamak.Evet Adorno yahudi kırımından sonra artık şiir yazılmaz derken sanıyorum ki salt kendi arzularının peşinde ki insanın sözünün ne hükmü ne sahiciliği yoktur ,demek istedi ;bana öyle dedi en azından..
Katilin eldivenlerle parmak izlerini gizlemesi bana hep tuhaf gelmiştir bir yaptığının arkasında duramama durmama durumu yada aslında yaptığı şeye hakkı olmadığını bile bile olumsuzladığı halde yapması çelişkisi.Muktedir olgusuna kendi orada olmadığı için karşı koyanlar gibi sıvı yapışkan sinir bozucu insan halleri.Oysa sözün hükmü yok artık hele sanatın yaptığı gibi dolaylı sözün hiç.O imge zenginliğini algılayacak algı düzeyi nicedir düz anlatımdan bile cımbızla kendine yonta bileceği kadarına yönelmiş bekliyor.E sanat için sanat zaten sürekli kendileri çalıp kendileri oynayan sürekli rekabet ve beğendirme yarışı tıkanmışlığı kotarma peşinde.Eğer söz kurşuna kalkan olursa benim için değeri var yoksa geriye kalan bu cinayetler çağında sessiz kalan her birimiz kadar suç ortaklığından sıyrılma komedisine dönüyor bir çeşit parmak izi bırakmama çabası.Lakin tetikte parmak izlerimizin olmaması hepimizin eldivenle dolaşmamızdan.sosyal ağlarda attığımız sloganlar da bunun kanıtı...

sakinlikte samimiyet bulurum hep.. özünden söz söyleyenler okursa yazdıklarımı kendi kendi,mle olan bu sohbetime dahilde olabilirler..günümüz zekası denilen şey kurnazlık o benden uzak tutsun kendini ..hiç birşeyin tözünü bilmeden hep açık yarayı kollar onlar .. kalıcı olmanın kolay yoludur acıtırsan unutulmazsın .. hoşbuldum kendime .

Hiç yorum yok: