5 Aralık 2012 Çarşamba

Saydam başlıyoruz hayata her şeyin bir rengi var her halin.Yalanın,kandırılmanın,sevmenin,sevilmenin..Bir kere tanışmak yetiyor o renkler bulaşıyor üzerimize saydamlığımız kayboluyor renklendikçe..Kandırılmaktan örneğin insana bir daha kandırılmama çabası kalıyor iyi mi kötü mü bunlar kandırılmanın renk tonları...Saydamlığımız yitiyor tanıştıkça diğer olgularla...Hiç o kadar saydamken karşılaştığım biri oldu mu?Erken mi aldık o renkleri...Saklanıyoruz renklerimize onlar bizi sevimli-sevimsiz,olumlu-olumsuz tanıtanlar o renklerin ardında ki saydamlık nerede kayıp bir kıyı asla dönülmeyecek bir zaman akışında geçip gittiğimiz,yitik bir fotoğraf  ...

3 Aralık 2012 Pazartesi

http://www.youtube.com/watch?v=neslKomuJWA

Bilinçlerimiz hiç zorlanmadan akardı çağlardık bazen birlikte,bir fotoğraf bir müzik bir şiir bir an...
 bir birimize söyleyecek üzerinden yürüyücek ne çok şeyimiz vardı...Ağlardı insanın o büyük yalnızlığını duyardık birlikte,sevmek istiyorum derdi güvenmek istiyorum ama olmuyor ağlardı...

Hep mutsuzluğundan ve yalnızlığından pay vermişti bana,karanlığını dolardı boynuma,saatlerce ağlardım o'na... o esnada evlenmiş meğer  sevdalı belli gözleri gülüyor ve bunları bana hiç ummadığım o'nun da ummayacağı anda karşıma çıkan bir fotoğraf söylüyor..Çekmediğin acını sürdün belleğime..Ey uzak şehrin serseri mayını niye niye? Niye yapar insan bunu? Kendisini sevmediğinden mi güvenmediğinden mi bu nasıl bir oyundu bana oynanan?Dostluktu hani? Hani gitmeyecektik bir birirmizden ulan dünya ulan diyorum çünkü çok eril bir akıl bu çok iki yüzlü ve alçakça! Ulan hayat kime kızayım şimdi?Kendime ettiğimi kimsye etmedim oysa kime ne söyleyeyim şimdi? Suç mu bu cezası olsun?..Güvendik dostluk dedik bölüştük sözde ...Ulan Dünya!