23 Şubat 2015 Pazartesi

https://www.youtube.com/watch?v=n6MGLkGf10Y&index=4&list=PLAIFGk2W7HPPuCkHMxxlZM9wZvUofzflY


Ve bir diğerinin kendisini daha iyi daha güzel daha şefkatli gösterebilsin diye üzerine çıkıp tepindiği sahnesi olarak buluyorum kendimi. Çok mu masumum değilimdir elbette, hep mi mağdurum hep mi mazlumum bilmiyorum ama biraz sersemim,biraz ütopik. ''İnsan kirli bir denizdir'' oysa biliyorum. Mağdur edildikçe mazlum hissettikçe bu uzakdıkca zalimleşir insan diyorum bu cümleyi buluyorum kendimce.  Zalimleşmese de betonlaşır bilmiyorum ummuyorum gittikçe daha katı hale gelmiş elle tutulur bir şekilde hissizleşiyorum korkuyorum.



26 Ekim 2014 Pazar

 Bazen koca şehir,ülke,dünya bile dar gelir,insanın kendi içindeki sığınakları ağzına kadar doludur kaçacak yer yoktur.
 Bir mısradır dönüp duruyor,''vuruldu şehirler soluksuz kaldık''. Gerçi KOBANİ değil anlatacağım o ''büyüsüz bir dünyaya büyü olabilme''(*) umudunu yeşertecek belki ..umarım.

 Sonra bir cümle yine bana bir şey anlatmak istiyor tam zamanında Slvia Plath için kuruluyor bu cümleler:
''Kaybedişin bir zorunluluk değil,bir tercihin ve erdemin sonucu olduğunu''... 
Bana iyi geliyor bu kaybediş yazısı,çünkü uğruna kavgaya değmeyecek şeyler vardır;kendini pazara çıkarıp değerini oradan ölçen insanlar gibi.Kaybetmek iyi gelir öyle durumlarda.
Oyun kurulur,oyun dağılır kimisine iştirak edersin kimisini bozarsın bozması iyidir gibi.
Kimi oyun kurucuların hırsları insanı korkutur korku dedimse,başedememek gibisi değil de kazansan da eksiltecektir seni,Çünkü,kazansa bile bitmeyecek tatmin olmayacak zavallı bir haldir.Kandırdığını galip olduğunu tezgaha düşürebilme yeteneğini sınadıkları oyunlar vardır,bilerek kaybetmek gerekli bu oyunları bırak kazandım sansın.Bırak başkasın da duvara çarpsın kendine çarpsın sen de değil , bırak işe yarıyor sansın..
  (*) Paramaz Kızılbaş 

15 Ağustos 2014 Cuma

-Sen bu ilişkinin sevilenisin,ben seveni
+ehehuehe aa neden öyle düşünüyorsun saçma
-ben bunu düşünmüyorum bunu yaşıyorum
+ .... ??=(/
Sonra kalktı çayından bir yudum aldı ama soğumuştu çay, neden dedi;neden şu cümleleri sırtımdan atamıyorum saatlerce beni yoruyorlar o'na söylemeli miyim?hayır dedi sonra söylemeyeceğim, bu duygu bende olduğu sürece ikna edilemeyeceğim nasılsa o ne derse desin aksini ispata çalıştıkça sona daha hızlı varacağız..biraz daha kalsın benimle çok az daha

6 Ağustos 2014 Çarşamba


https://www.youtube.com/watch?v=j914RXVPvO8&list=PL9QqwueF1_ehKsZ3plK9_7DCVBVWAaFy5&index=3
Ve söz savaşı başlatabildi.Ama hiç bir söz kurşuna kalkan olmadı,bunu daha önce de demiştim hal bu ki. Neden kendimi tekrar ediyorum? Zulüm aynı belki ondandır.
Sonra bazen sana sığınıyorum Tanrı gibi yoksun bilmiyorsun bilme diye bu yazılar kimseye denilemeyenleri yazar insan konuşurken sohbette sorgulanırım,nedenini niçinini sorgularlar..sana sığınmaktan bıktım kafamdan uydurup uydurup inanmaktan bıktım yaşayamadan ölecek olmak duygusundan bıktım ..Bıktım insanın bu kibrinden insanın öldürebilme cür'etinden Şengal Yezidi katlimına sahne oluyor dekor insanlar dekor! 
Bıktım özleyememekten güzel bir dünya mümkün hayalini kuramamaktan bıktım.
Bir umut yok diye bıktım utandım !



19 Mayıs 2014 Pazartesi

Dil diyorum dil,algıyı şekillendiriyor belki bir zamanlar algının yarattığı dil artık algıya yön veriyor.
Soma hakkında katliam demeyen kesinikle her küfürü hakediyor bence.Dün Rojava sınırından Cizre'ye geçmek isteyen bir kadını öldürenleri ağzına almayan da öyle.Ve yine sınırda 13 yaşında birini şakaklarından vuranlara da.Algı diyorum algı,insandır neye nasıl baktığın değil ona baktığında ne hissettiğin şeydir algı.Dil kurmak önemli hegemonyayı kırmak için şart.Tüm katledilenlerin ömürleri çalındı,iktidarlar ve devletler ömür hırsızıdır hırsızdır!Ve onlardan çalınan ömürün hesabını soramadıkça ömrümüz can'ımız bize dar geliyor.Her çalınan ömürün önünde diz çöküyor ve kahrolsun kapitalizm diyorum !

7 Mayıs 2014 Çarşamba

 https://www.youtube.com/watch?v=KNzESiVSn-M&index=24&list=PLj5i0ThHMg86Ggk162kmANGhUruCMbjaW

"Ne zaman düşecekse karanlık üzerimize,
Düşsün bir bulutun gölgesi gibi.
Serinlikle birlikte bir çadır kuralım,
Ateşe hakiki bir çay koyalım,
Kenti unutanlardan olalım..”  Cahit Zarifoğlu

8 Nisan 2014 Salı

                   https://www.youtube.com/watch?v=Go3-mN31oHY


Dedin, “Bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim.
Bundan daha iyi bir başka kent bulunur elbet.
Yazgıdır yakama yapışır nereye kalkışsam;
ve yüreğim gömülü bir ceset sanki.
Aklım daha nice kalacak bu çorak ülkede.
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam
hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma,
yıllarıma kıydığım, boşa harcadığım.”
Yeni ülkeler bulamayacaksın, başka denizler bulamayacaksın.
Bu kent peşini bırakmayacak. Aynı sokaklarda dolaşacaksın.
Aynı mahallede yaşlanacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Bu kenttir gidip gideceğin yer. Bir başkasını umma-
Bir gemi yok, bir yol yok sana
Değil mi ki, hayatına kıydın burada
bu küçücük köşede, ona kıydın demektir bütün dünyada.
KONSTANTINOS KAVAFIS