26 Nisan 2013 Cuma


 http://www.youtube.com/watch?v=rv2nOsmHB-g

Rüya diyorum rüya,ne varsa ertelenmiş,ne varsa zamana yenilmiş hasret adında hepsi rüyalarımdan düşüyor günüme.Rüya diyorum rüya,insan ne zaman unutur?
rüyalar söyler gerçeği unuttun artık der.İnsan ne zaman yeniden yürür? rüyalarından düşmediğinde.Rüya deyip geçemediğim bundan.Öyle uzak bir çağa duyulan gerçek-üstü özelmlerim var benim.(sensizliğe susuşumu örttüğüm)Hayatta karşılığı olmayan.Yol'suz kalışım ondan.
Seslerin büyüsü ile yıkanıyorum sabahlara çıkmamak için.Zor nedir ki diyorum,bu özlemleri zamanın bu an'ına serpiştirememek mi?Evet seslerin büyüsüyle yıkanıyorum sabahlara uyanmamak için .Rüya diyorum rüya bana yol göster artık!

19 Nisan 2013 Cuma



 http://www.youtube.com/watch?v=GbUm4wwFFsQ
 
sorular çoğaltıyorum şimdi
belki o martının bir bildiği vardı?
yanıtlar suratsız ve kaypak
kendini kolluyor bilinç,ten,duyular
sorular,geçmiş zamandan aklanmak için,
ben yanındayım demeli miydim?gitmeyecekmiş gibi!
mağrurluk,bakana parıldayan,paslı zırh.
sorular çoğaltıyorum şimdi,
özlemek bencileyindir özlenenle igili mi ki?
yanıtlar ahmak ve namussuz!
sorular çoğaltıyorum ki sorulan,bir ömrün en kedersiz devasıydı,
susulmuş ne varsa,güvenlik adına korkakça,sorulara saklıyorum şimdi!
iyi misin,sen belli etmezsin kederini,
oysa maskelerinden bir bana sıyrılmıştın bundan gitmedin mi?
neredesin?
iyi misin bari ?




11 Nisan 2013 Perşembe

                                  http://www.youtube.com/watch?v=ixYtc_zZcyk

 Kültür için insanın doğayla sentezi denir en basit tanımıdır,elbette insan teknoloji ve modernizm çağında kültürel olarak durmuş ve cepten yiyor.Tabii bu cepten yiyenler belli bir zümre,yani yaratılmış insan tipi.İnsan insandan ötürü insandır diye bir Afrika Kabile'sinin sözü var.Tabii insana aşırı itibar için söylenmemiş elbette ama insan kendini sadece kendisiyle baş başa kalarak çoğaltamaz doğayla uyumlu yaşar evet ama kültürünün gelişmesi yani hayatla arasında ki köprü diğerleriyle etkileşimi de gereksinir.İlla her etkileşime olumlu mâna da atfetmez bu söz.İnsan sen ne isen tam da insan olduğun ve insanlar böyle olduğu için der.İnsan modernizm çağında kendini çoğaltmak için yani hayata karşı güçlenip düştükçe kalkabilmek için kendini sınayamıyor,çoğunluk ya da tek tipleşmiş şirket gibi düşünen özne,bu insan dediğim.Hayata ekrandan bakıyor hızlı olsun emek vermeden yiyeyim diyor.Sosyal medyada kendini sınıyor,aynı kişi bir kaç farklı isimle hesaplar açıyor,bu şirket özne zaten kâr-zarar hesabını insan doğası sayıyor bu biçimi alabilmesi için gitti okudu diplomalar aldı.Ne iyi satar ne satmaz iyi biliyor tabii kendi gibi şirket özneler arasında geçerli bu kurallar bir tek onu kavrayamıyor.Bir gün karşısına kendine bakıp hayata değmiş steril yaşamamış özneler çıktığında ise aşırı bir hırs yaşıyor her şirket gibi.Reddedilmeyi bilmiyor,hayır onlar için evet,evet zaten evet.Şirket her şeye kendisinin hijenik ve rekabetçi dünyasından bakabildiğinden peşini bırakmayı bilmiyor.Gölgesini satamadığı ağacı kesen bir iktisadi aklın kabul edildiği kültürde şirket için hayat ve başarı sadece rakam.Bu sebeple onlara sosyal medya da kurdukları uzak-yakın ilişkiler yeterli hatta çok bile,yayınlarının altında ki beğenen ( hele de katmerli tad) paylaşan sayısının çokluğu ile tatmin oluyor.Sadece kendisini ne olarak kurgulamışsa kabul görmesi yeterli,şirketler en az maliyetle çok kazanç elde etmek istiyor,bir vermeden yüz almak istiyor bu olmadığında da hafiften duygusala bağladığı diğer hesabından duyargaçlı hisli yayınlarla beğenilme puanlarını toplayıp günü diğer yatırımlarında kâr elde etmenin hazzıyla kapıyor.
 Şirket özneler ile hayata değen itiraz eden kurgulanmayı reddeden öznelerin karşılaşması genelde kederli oluyor biri zararla kapatıyor başka yatırımlara bakıyor,diğeri insana da hayata da kırılıyor.!

5 Nisan 2013 Cuma

Ellerini Tutuyorum

http://www.youtube.com/watch?v=um9xfx0dp4s 


Ellerini sımsıkı tutuyorum,göğsüme bastırıyorum;
Güzelliğiyle kollarımı doldurmaya
Öpüşlerimle o tatlı gülüşünü çalmaya
Gözlerimle o esmer bakışlarını içmeye uğraşıyorum.
 
Ama nerde?...


Gökyüzünün mavisini kim çekip alabilir ki?
Güzelliğini yakalamaya uğraşıyorum...kan ter içinde..
O ise, yalnızca vücudunu ellerime terkederek
Ustaca sıyrılıyor işin içinden...


Yorgun ve yenilmiş...geri çekiliyorum.


Yalnızca bir ruhun temasıyla açılabilen bir çiçeğe
Bir bedenle nasıl dokunulabilir ki?...


RABINDRANATH TAGORE