30 Ocak 2013 Çarşamba

 Neden başlangıçta bu fotoğrafı mı kullandım? Tepem attı sinirliyim babında .

İnsanın ne şekilde hangi mekanda eğleneceğini ne'den haz alacağını belirleyen iktidardır.Zamanı mekanlara bölen ve her şeye damgasını vuran iktidar.Tabi statü göstergesi kısmı da var .Herkesin aynı durumdan haz alması olası mıdır?Kimisi dans ederken keyf alır,kimisi sadece dinler,kimisi söyler oysa bir çeşit hayvanat bahçesi gibi mekanlara sıkıştırılmış şeyin adı gerçekten eğlence mi? Yoksa eğlencelik mi olunuyor oralarda ? Kurgulanmış gibi eğlenmeye ille de bir mekana gitmek bana daima anlamsız gelmiştir.Eğlenmek zaten kelime anlamı olarak zamanı eğlemek yani daha iyi geçirmek daha katlanılır kılmak gibi bir anlamdan geliyor (muş).İnsanın kendisiyle hayat arasında kurduğu sessiz bir anlaşma vardır kimsenin altında imzası olmayan her an bozulup yeniden düzenlenen tuhaf bir anlaşmadır.Zamanını ya da yaşamayı diyelim nasıl katlanılır kılacağını bilemeyince birilerinin mezesi oluyor insan.Kapitalizm insanın kendine en uzak olduğu çağı yaşatıyor,hazırcı insan,kendisini konfeksiyona bırakıyor onlar biçiyor dikiyor 'başkasının' sırtına kendini en iyi nasıl geçirebilecekse o hâle sokuyor.Kendine değil başkalarına göre düzenliyor hayatını.
O mekanların hepsinin 'paran kadar\ile' eğlenirsinine hiç değinmiyorum..

Not:bir blogta batı -pop kültürünün dışında kendine eğlence bulan bulabilen özgün çocukların fotolarını görünce düşündüm bunları..Fotolar şurada-->   http://stevemccurry.wordpress.com/2013/01/29/power-of-play/

28 Ocak 2013 Pazartesi

 ''İnsanların kendileri hakkında bu psikoloji çağı'ndaki kadar az şey bildiği görülmemiştir.Artık dur otur bilmiyor insanlar.Kendi değişimlerinin önünden habire koşturuyor.İlgili değişimleri beklemiyor,onları önceden yaşıyorlar.Adeta bir arabaya kurulmuş,kendi ruh bedellerinin toprakları içinden geçip gidiyorlar.Yalnız benzin istasyonlarında mola verdiklerinden,yalnızca bu istasyonlardan oluştukları inancına kaptırıyorlar kendilerini.Mühendislerinin ilgili istasyonlardan başka bir şey inşa ettiği yok,yiyip içtikleri benzin kokuyor hep.Düşlerini de kara kirli su birikintilerinde görüyorlar.''          Elias Canetti

25 Ocak 2013 Cuma

Hal Niedzviecki,Ben Özelim isimli kitabında yeni konformistleri tanımlarken şöyle diyor: ''bu yeni bireycilik olmak değil hissetmek istiyor.''
Evet,hep konuşan hiç bir şey yapmayan insanı özetliyor.Bunun sınıf bilincinden öte bir anlamı var!Popüler olmak kitle kültürünün amentüsü,sorumluluk almadan hazırdan özel hissetmek ''olmak'' değil.Olmak çaba,emek istiyor.Hissetmek için çaba gerekmiyor mu?Kendin gibi olmak çaba istiyor ama hazır taslaklardan birini seçip giyinirsen özel hissedebileceğini pompalayan bir kültür pop kültür.Herkes öyle özel ki ve bir o kadar da aynı aslında.Sıradan olana küfür gibi bakılıyor.
Özel hissetmenin bedelleri de az değil,mütamediyen birilerinin 'onay'ından alkışından geçiyor o yol hatta bazen de tersine saldırılar bile kendini özel hissettiriyor kişisine göre.Ama bir şey var,bir uzaklık,bir hamlık,bir şey var sentetik gibi,kurulmuş gibi bu yeni konformistlerin algıları,belli sözcükler,kelimeler,belli kodlar var onlara tepki verebiliyorlar,önceden proglamlı,pavlov ruhuna rahmet..!
Bu konformistler sürekli değişmeleri gerektiğine ve her şeyi yapabileceklerine inandırılıyorlar fakat bu yapacakları şeyler de önlerine örnekleniyor sinemacı şarkıcı yazar vs ve veya sporcu örnekler çoğalır..sadece bireysel başarılar ve hissetmek üzerine kurulu,''olmak'' değil.Kullan -at tek kullanımlık çağ.
Elbette imzalarını tanımak zor değil bu yeni konformistlerin.Bir çoğunun zaten kendine ait bir fikri bile yok daha çok var olan fikirler üzerinden durum tespitleri yapmayı tercih ederler.Yani alt yazı geçerler.Bir çoğu sağlı sollu faketmez siyasi takılır çoğunun 'duyarlı' kimliği vardır.Seçkincilik yaparlarken öyle komiktirler ki onları ancak perdelerin gerisini de görebilecek olanlar tanır,konformizme bulaşmayanlar.Nasıl tanır?Bir sezgi gibidir bu tanımak bir süre sonra kendini tekrara düşerler ama tekrar değilmiş gibidir bu. Hayatına,çevresinde ki herkese her şeye karşı titiz ve sorumlu davrananlar sezebilir.Onlar herkesi kendileri gibi yüzeysel ilişkiler kuruyor sananırlar ki çoğu öyledir o insanların,o sığlıkta seçilebilmeleri için sadece iyi bakmak yeterli.Kimi sürekli sinemadan dem vurur,kimi kitaplardan,kimi siyasidir,kimi entelektüeldir bunların ama dediğim gibi hiç biri kendi fikrini üretmez var olanı yorumlar .Sıkıcı olurlar hazıcılıkları sıkmaya başlar hayatında ki insanlara sorumluluk duyan birini.Bu bireyciler kimseyi gerçekten dinlemez sadece sömürmeye bakar fikir devşirir seni dinlemez fikrinden ne çalıp kendini pazara nasıl sunabilire bakar.Ne iyi ne kötü tanımları vardır aslında tutumları da yoktur an'lık şımarık seçkin tepkiler vermeyi sulu gözlü duygusallığı bir marifet bir değermiş gibi satarlar,ama asla sisteme kafa yormazlar habire ''ay inanamıyorum'' ''vahşet'' bu nasıl olabilir şiarları vardır en güçlüsü insanlıklarından iki de bir utanırlar ki bence de utanmalılar ama malesef anladığımız mana da değil o duydukları utanç.velhasıl yaşadıkları ülkeye hayatın gerçekliğine yabancıdırlar.tutumları yoktur.Anlarsın eğer onlardan biri değilsen sezersin.
Hepsine birden nalet gelsin .!!!

19 Ocak 2013 Cumartesi

Biliyordum,biliyorduk,ne sen dönecektin ne ben bekleyecektim.Ellerimde,ellerinin izlerini taşıdığım çizgiler gibi ben de değişecektim sen de.Boynumda son sarılışını saklamayı ne çok murad ederdim.Dedim:''seni çok seviyorum beni bu duygudan mahrum etme'' dinlemedin, dinlemedin.Ne sen o sevilen olacaksın ne ben o seven .Azalıyorum bu günler de.Acıdan kaçmanın bir yolu da bu azalmak,çoğaldıkça seni de büyütüyordum içimde.Azaldım iyiyim böyle eksik yanım sızlamıyor artık yeni yaralara hazırlanmadım henüz daha etim korkak! geçecek geçiyor geçiyoruz...
http://www.youtube.com/watch?v=ch5PJg50_70