27 Mayıs 2012 Pazar



Foto Karga isimli blogtan araklanmıştır...Şekildeki nesne amerika yerlilerinin yani asıl o toprağa ait olanların kötü rüya kovucusu dedikleri şey.[Dreamcatcher (Rüya Yakalayıcı, Kötü Rüya Kovucu).

Dreamcatcher bir İndian (Kızılderili) el sanatıdır.] Yaşamın sırrına ermiş uygarlıkları bir kez de blogtan saygıyla anmak istedim ... 


25 Mayıs 2012 Cuma


sosyal ağlar olgusuna kafayı taktım son yılların yükselen trendleri...
yüzkitabı :D gibi de çevrilecek yüz yüze olmadığı kesin bir paylaşım sitesi üzerinden diğerleri de değerlendirilebilir hepsinin işlevi aynı hemen blogları ayrı tutarım çünkü blog bir çeşit enformasyon zaten...
bu adına paylaşım denen ama paylaşmanın p-sine yaklaşmayan ağları kendimce akıl yürüterek anlamaya çalışacağım ne de olsa kullanıcısı hedef kitlesi insan...bu ağları kuranlar amaçladıkları meseleyi şöyle anlatıyor özetle: __-küreselleşen dünyada insanın toplumsal rolleri zorunlu ve artık varoluşuna anlam katmayan aidiyetleri bir birleriyle iletişime geçmek şöyle dursun düşmanlığı yaratan nedenlerdir... bu tarif bana ait__öyle ise reel alanda mesefaleri aşmak bir kültürü anlamak için harcanması gereken beden ve zihin yolculuğunu kolaylayalım insanlar bir birlerinin kültürlerini anlasınlar hem de ortak bir bilinç oluşup düşmanlığın anlamsızlığı ortaya çıksın üstelik toplumsal baskıların zorla yarattığı insan özüne aykırı aidiyetlerden sıyrılan birey kendine daha yakından baksın vesaire vesaire...şimdi buraya kadar olan kısmı sosyal ağ kurucularının dilek ve temennileri sanırım çok ta zeki insanlar esasen bu bahsi geçen bir dünya vatandaşlığı hayali tanıtım ve reklam açısından da çekici,olasılık dahilinde olmayanı pazarlamak reklamcılığın işi..bu tip bir kültür birlikteliği gerçek hedefmiydi kazançları milyon dolarları bulan bu adamların bilinmez..zaten bırakın birlikteliği insanlar hakkında en ufak bilgileri bile olmadıkları fikir öğretilere ataları olduklarını iddia ettikleri kişilere eklemlemekteler zamanda geçmişe yolculuk yapar gibiler ama gözleri ve kulakları kapalı sanal bir yolculuk aramak değil araklamak yolculuğu düşmanlığın mirasyediliğine soyunmuş varisler...iletişimi değil iletmeyi kendine bakmayı değil kendini yüceltmeyi marifet yaptılar, hep haklı çıkmayı amaçlayan onaylanmak için aforizma tadında bilgiyle öteki yaratıp ona savaş açan darma dağın uzak tuhaf bir alan oluştu..

Peki tekniğin yarattığı gündeliği kolaylayan gelişmeye itiraz edilmez ama hayatı anlamlandırmak ruhu beslemek için seçtiği yol kendini tanımasına bilmesine ve kendine rağmen yürüyebilmesine enerji verecekse o zaman ,anlamlıdır ve kavga o zaman sona erecektir çünkü insan kendine bakmayı öğrendikçe o kadar da matah olmamanın verdiği bilgeliğe ermeye başladıkça aidiyetini kimliğini keskin çizgilerle çizmenin yalan dolan olduğunu anlıyor anladıkça da öfkesi bu dayatmalardan ekmek yiyenlere yöneliyor onun sömürdüklerine değil..
İnsan olmak ağaçla kuşla balıkla gorille biyolojik akraba olduğunu kabul etmek sonra halden hale giren duygusuna haz aldığı duruma göre tepkisi değişen bir organizma ezberleri kırması gerek pavlovun itleri gibi şartla mamalı onu  dokunmadan bilemeyeceğin bir garip canlı ölerek yaşamayı öğrettiler saçma...

Neyse uzatmamak lazım konuyu dağıttım ama umarım anlatabildim.. Sınırsız dünya özlemiyle...

23 Mayıs 2012 Çarşamba

17 Mayıs 2012 Perşembe

Kitaplardan alıntılar başkalarının birikimlerinden emeğinden fikir çıkarmaya çalışmalar sosylal kimlik oluşturayım diye kendine uzaklaşmalar ..lar ..lar ..


Bükemediği bileği öpenler,yahut kökünden kesenler aslında aynılar, niyette uzlaşmak onaylanmak istediği bilek var... oysa o güreşe hiç girmemektir mesele....




Yavaş yavaş ölürler seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayalar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoş görmeyi barındıramayanlar.
Yavaş yavaş ölürler!.
Alışkanlıklarına esir olanlar, her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
Veya bir yabancı ile konuşmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler!.
İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar, 
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki 
pırıltıyı görmek istemekten kaçınanlar.
Yavaş yavaş ölürler!.
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi 
mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar.
Yavaş yavaş ölürler  ..............................Pablo Neruda

14 Mayıs 2012 Pazartesi

12 Mayıs 2012 Cumartesi

http://fizy.com/#s/3asn4q


 '' Hayat düz bir çizgi değildir'i '' bilen için yol biter bittiği yer artık senin ait hissetmediğin başkasının yaşam alanıdır yada sana öyle gelir..Hevessizlik ise sıra dağlar gibi dikilmiştir yolun bittiği ve yenisini kendin açmak zorunda olduğun o emaneten kalakaldığın yerde..Senin o dağları delmek zorunda oluşunun anlamsızlığı balyoz sertliğinde düşünce aracılığıyla anlamı hiçlerken nedenler niçinler hayat ne ki ler kendi göğünü kaplamışken gözüne düşen yaş o önünde bekleşen alpler kıvamında ki yol kapayıcısında kıl kadar bir yürüme mesafesi açmaz ..ille yürek gücü ille nitelik ille yaşama kabiliyeti ister senden..En zor yolları açmak zorunda kalmanın saçmalığı kıs kıs geçmiş düştüğün geçici olarak barındığın başkasının emeğine yancı olduğun ve kahrına kahır eklediğin o yerde..Zaten o kadardır kabiliyetin ancak kahredebilmeyi marifet edinmişsindir kendini akça pakça görürsün aynada ..En başta suç işgalcinin sonra da onun aynasında kendini güzel görmeye çalışan sömürgenin...
Not: yolsuzum ...

10 Mayıs 2012 Perşembe

Duygusallık yada duygu insani değil ; marifetmiş gibi yada az bulunan bir halmiş gibi övünülecek yahut yerinilecek bir durum da değil hayvanların doğasında var olagelen bir hal... düşünebilmesi insanı diğer organizmadan ayıran..düşünmeye nasıl evrildiğinden ziyade duygularını düşünmeye ve onlara isimler vermeye ne zaman başladı merak ederim..sadece duygusuyla davranmaması onu doğada üstün kılar oysa.... o duygusunun kendinde yaptığı etkiyi düşünmekten ileri gidebildi mi? çoğunluk yada moda deyimle orta sınıf, düşünen organizma formunda eyvallah da neyi düşündüğü insanı insan yapsa mesela biyoloji bi el atsa ...

Not:tütünü bulan duygusundan bunalan insandır bana kalırsa :P

5 Mayıs 2012 Cumartesi

http://www.youtube.com/watch?v=bStwaOGxy_Q&feature=related


HIDIRELLEZ DUASI

Sevdiğim kim varsa, kendim de dahil sevebileceğim herkes de dahil, sağlığı iyi olsun
Kalbi ritmini çalsın, yanakları kiraz pembesi, dudakları bal olsun
Teni sıcak kalsın, enerjisi dışına taşsın
Ciğerlerinden nefes, midesinden gurultu, bacaklarından güç eksik olmasın
Kanı bol olsun, damarlarında dönüp dönüp dolaşsın

Sevdikleriyle bir arada olsun
Kolu kollarına değsin, gözü gözlerinin içine baksın, lafları birbiriyle başlasın
Nesi varsa bölüşecek birisi olsun, nesi yoksa bulup getirecek biri olsun
Bu birileri az ama öz olsun, bazıları dünyada tek olsun

Sevgisinin tamamını harcasın, harcasın ki ona büyük bir miras kalsın
Sevmekten bıkıp usanmayacağı biri olsun, onun yeri ayrı olsun
Onu soysun, başucuna koysun ama yalan uydurmasın
O her şeyine, her haline tek tanık olsun, bir hareketiyle güldüren bir hareketiyle ağlatan olsun
Duyguların hepsi onda olsun, kalbi buna teslim olsun
Bütün şarkılar onu anlatsın, aşık olsun, sırılsıklam olsun, kurumasın

Yapmaktan bıkıp usanmayacağı bir işi olsun,
İbadet eder gibi bu keşfini hergün yeniden kutlar gibi onu yapıp dursun
Yaptıkça daha iyi yaptığını görsün, daha iyi yaptıkça bunu başkaları da görsün
O başkalarının bunu gördüğünü dış gözüyle görsün iç gözüyle işine baksın

Neşesi bol olsun, kendini mutlu etsin, durduk yere neşelenmek nedir bilsin
İçinde bir şey durup durup zıplasın,
Duydukları gördükleri onu gıdıklasın, kahkaha attırsın
Gürültü çıkarsın, saçma şeyler söylesin
Çocuklukta en şımardığı ana sık sık gidip gelsin, nereye gidip geldiği bilinmesin

Değiştirmek istedikleri değişsin, eskilerini atsın, ruhunu havalandırsın
Kapıda hep kamyonu dursun, dilediği yere taşınsın
Kendinden taşınmak isterse içindeki güç dışındaki sevgi ona yardımcı olsun
Bileği bütün alışkanlıklarıyla, bağımlılıklarıyla güreşsin

Bir şey ona sürpriz olsun
Günlerinden bir günü bir pakete sarılı olsun,
Açılınca içinden hiç beklemediği güzel bir haber çıksın
Bugün 365'ten herhangi biri olsun
Öylesine bir Pazartesi, arkaya kavuşturduğu ellerinde unutulmaz bir Salı saklasın

Öyle tahmini mümkün olmayan bir şey olsun ki bu hayatın zekâsını anlatsın
Bir hayali gerçek olsun, bir hayale gözünü yumsun
Hayalini kendinden saklamasın,

Bir çizgi filmde olduğunu, her şeyin mümkün olduğunu unutmasın

Bu duayı okusun, kendi sesiyle duysun, duası gerçek olsun.
Her kelimesine şükretsin, tek satırına nazar değmesin
Amin!
http://www.youtube.com/watch?v=A5GjVD2r3-8
Banu Yobas vasıtasıyla Açık Radyo'nun 5 Mayıs 2011 tarihindeki Sanat Kafası programından alınmıştır

http://fizy.com/#s/1ajcqg

benim gündelik hayatın gereklerini gerçekleştirdiğim şehirde gün döndü karanlığa .. 
senin şehrinde güneş seninle.. ışığındaysa bin bir cilve var denize karşı
 ve sen bir sevdaya şiir diziyorsun belki de
 ben bir telefon melodisiyle o kıyıdan beni aradığın anların sızısına yerleşiyorum yüreğimi bıraktığım o kente ...

Not: o telefon melodisi bilseydi çağırdığı sızıyı utanırdı ...