22 Ocak 2012 Pazar

Acımak mı?



 Hiçte öyle masum değil. Kendi çıkmazlarından boğulmuş kulluğu kaderle sahiplenmiş,sınırlara kutsallara yaşamdan daha çok sarılmış bünyenin işi acımak.Vicdan değil o sadece kendisine biçilmiş elbiseleri giyerken kendi olamamanın sıkıntısından boğulmuş ama asla nedene kaynağa bakmamış hep kurtarıcı beklemişin kıskanç bir bölüşme duygusudur.Acımakta eşitler kendisini diğeriyle ve acınanın acınası durumundan kurtulması halinde ortaklığı biter düşmanlıkla.Kendi olmasın diye her şey hazırdır; tüket yok et üretme kendine yabancılaş medyası en büyük destekçisidir.Hrant Dink sanki bir zalimce yok saymanın, kendini üstün ve buraların sahibi sanmanın kulluğuna ortak aramanın tetiğinden vurulmamış, bu yeterince haksızlık yeter sebebi olmamış gibi altı delik ayakkabısıyla acımacı toplum için meşru sebep yaratıldı.Altı delik olmasaydı papucunu dama daha erken atarlardı zaten.Acınacak bir durum varsa kendim olmamın önüne sürülen adına toplum yaşantısı denilen ikiyüzlülüğün çirkefi içinde debelenen halime acırım kimseye acımam kendimden gayrı.Haksızlığa uğrayana acımadan vicdanımla dürüstçe omuz veririm omuz...

Hiç yorum yok: